• Gökkuşağını Anlamak

Gökkuşağını Anlamak

Giriş

Gökkuşağını yakalamak bütün masumluğun bitmez hayalidir. Ona sığınırız ama bir türlü ne tam altına gireriz ne de ondan kendimizi alıveririz. Hayran hayran bakarız semaya ahenk katan o renklerin birlikteliğine. Hatta bu masumiyeti yakalamak ve altından geçmek için koşarız ona doğru lakin o biz koştukça bizden uzaklaşır. Sema tek renge dönünce kuşağı da belinden çözülür ve tek rengin altında kendimize yer bulmaya çalışırız. Yeniden göğün kuşağını beline saracağı günleri hayalle bekleriz.

Renklerle ilgili iki ayrı nokta var; biri kişisel olarak bizi temsil edebileceklerin peşinden koşmak diğeri bireysel farklılıkları koruyarak iyi bir yönetimle gökkuşağı oluşturabilmektir.

Renkten başlanacaksa bireyler kendi renklerini arıyor her yerde. İş yeri ve oradaki yönetici bir palette bunları karıştırıp bir ahenk oluşturuyor.

Yönetmek ve yönetilmekten hareketle günümüzde yönetişim adında yeni bir yolculuk başladı. Yönetimi henüz hayatımıza uygulayama- mışken yönetişim nereden çıktı başımıza diyebilirsiniz.

Yönetişim; kuruluşlarda birlikte ve ortaklaşa yönetim diye ifade edilirken resmi ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanılmasıdır (www.tdk.gov.tr/sözlük). Geçmişimizdeki iş kültürünün bir parçası olan Ahiliği, dünün Toplam Kalite Yönetimini bugünün ISO Standartlarını bu koşunun en güzel örnekleri olarak söyleyebiliriz.

2017 yılında yayımlanan Çalışma Yaşamımıza Bir Damla Su adlı kitabın devamı olarak, bu kitabımda yönetim sistemlerini ele almak istedim. Yönetim sistemlerine sadece iş yaşamı odağında değil, hayatımızı her yönden etkileyen birlikte yönetme-kaliteli yaşam odağından bakmak bu perspektiften deneyimlerimi paylaşmak istedim.

Çalışmalarıma; yönetişimin aile, kamu ile özel kurum ve işletmelerdeki uygulamaları, siyasetçi, yönetici, halk, öğrencilerin vb. beklentilerini inceleyerek başladım. Bunları bir araya getirebilmenin çok ciddi bir uğraş olacağının farkındaydım. Hele kitabın omurgasını oluşturacak olan atalarımızdan bize miras kalan Ahiliği de incelemeye başlayınca bunun günümüz standartlarının temeli olduğunun farkına vardım.

Yönetişim sürecini tek başına anlatma çabası içine girdiğimde bu çabanın yetersiz kaldığını gördüm. Bunu tam olarak aktarabilmenin ancak

Ahilik sistemiyle mümkün olabileceğine kanaat getirdim. Bu sebeple Ahilik sistemine ışık tutacak yaşanmışlıkları dinledim, bu alandaki yazılı ve görsel kaynakları inceledim.

Yönetişim konusunda önemli araştırmalar yapmış, görüşlerine saygı duyduğum değerli büyüklerin ve dostların tecrübelerini okudum, dinledim kayıt altına aldım. Bu düşünceleri okuyucuya ulaştırmanın yönetişim kavramının açıklanmasında önemli bir adım olacağını düşündüm.

Bu birliktelikten çıkacak sonucu ben de merak ediyorum. Yönetişim kavramı ile Ahilik arasındaki bağı doğru ve özgür şekilde sizlere aktarabilmeyi umuyorum.

Her halükârda birlikte yönetme asırlardır tartışılan ve çözümünde çok zorlandığımız bir konu. Bu konunun önemi nedeniyle, kitabı hazırlarken, omuzlarıma önemli bir sorumluluk yüklediğimin bilinciyle hareket ettim. Buna rağmen düşünmekten asla vazgeçmeyeceğim. Bu çabayı günlük hayatımızın bir parçası haline getirmenin yanı sıra geleceğimizi emanet edeceklerimize bir borcum olduğunu düşünüyorum.